
Üretimde rönesans:Endüstri 4.0
Üretimde rönesans:Endüstri 4.0
Toplantıda Boğaziçi Yazılım A.Ş Genel Müdür Yardımcısı Nilgün Bökeer, Siemens Endüstri Sektörü OEM Satış Müşteri Yöneticisi Onur Öztürk, Siemens Endüstri Sektörü Motor ve Sürücü Teknolojileri Büyük Motor ve Sürücüler Ürün Yöneticisi Emre Gören, Siemens Endüstri Sektörü Motor ve Sürücü Teknolojileri Mekanik Güç Aktarma Sistemi Satış ve Marketing Yöneticisi Mustafa Bahar sırasıyla gerçekleştirdikleri sunumlarda; ürün tasarımı, üretim planlaması, mühendislik, üretim ve servis noktasında Siemens çözümlerini, Endüstri 4.0`un bu süreçlere olan yaklaşımını basın ile paylaştı.
ENDÜSTRİ 4.0 BERABERİNDE NELERİ GETİRİYOR?
Artık firmalar ilk taslak tasarımdan seri üretime daha hızlı, daha esnek ve daha akıllı süreçler takip etmelidir. Dizayn ve mühendislik yazılımlarından otomasyon sistemlerine, servise ve teknik/lojistik desteğe uzanan entegre ürünler endüstriyel üretimin değer zincirini birbirine sıkıca bağladığı gibi, tüm üretim adımlarını iyileştirmede yardımcı olur.
İleri simülasyon teknikleri sayesinde üretim süreci değişikliklerinin, maliyet iyileştirmenin ve malzeme kullanımı azaltmanın test edilebilmesi mümkün olur, bu da kullanılan kaynakları azaltırken verimli üretimin önünü açar.
Yeni üretim teknolojileri seri üretim biçiminde üretilebilecek ürünlerin verimli ve hızlı şekilde tekilde de üretimine izin verecek, değişimlere hemen tepki veren ve kısa teslim zamanlarıyla üretim yapan firmaların uluslararası pazarda rekabetçi olmalarını sağlayacaktır.
Endüstri 4.0 teknolojilerinin sunacağı fırsatlardan belki de en önemli etkisi çalışma biçimlerine olacaktır; zeki emniyet sistemleri çalışanlara yeni ufuklar açacak. İş gücü kabiliyetlerine uygun hale getirilecek işlemler demografik değişikliklerin belirleyicileri olacak ve çalışma saatlerinin çok daha esnek olması çalışanların iş ve aile hayatlarını dengelemelerini sağlayacaktır.
SIEMENS`İN ÜRETİM ŞİRKETLERİNE KATTIKLARI
Temiz, çevre dostu üretim ve yüksek vasıflı mesleklere bağlı olarak endüstrinin imajı da değişiyor. Siemens, hizmetleri ile yüksek yaşam standartları için geleceğin teknolojilerini bugünden üretiyor.
1.Daha verimli üretim: Endüstri sektörü, ürünlerin ve üretim süreçlerinin sanal planlanması ve gelişimi için yenilikçi IT ve yazılım çözümleriyle üretkenliği artırıyor. Buna ek olarak üretim sürecinin optimize edilmiş kontrolüne ve yenilikçi bileşenlerin kullanımına bağlı olarak da üretkenliği daha üst seviyelere taşıyor. Böylece enerji ve diğer kaynakların daha az kullanımı, giderleri belirgin ölçüde azalıyor.
2.Pazara çıkış süresinde kısalma: Gerçek ve sanal dünyalar birbirine yaklaştıkça, tasarım ve üretim süreçleri, ürün geliştirme ve üretimden servise kadar uzanan tek bir süreç içerisinde birleşiyor. Bu da ürünlerin pazara çıkış süresini ciddi ölçüde azaltıp kayda değer bir rekabet avantajı sağlıyor.
3.Daha fazla esneklik: Günümüz piyasası, kişiselleştirilmiş ürünlere ve çeşitliliğe daha fazla ihtiyaç duyuyor. Bu tür bir çeşitlilik ve esneklik yalnızca en yeni IT ve yazılım teknolojileriyle mümkün olabilir.
DÜNYADA ENDÜSTRİ SEKTÖRÜNÜN KONUMU
Endüstri sektörü, küresel GSYH’nın yüzde 16’sı, dünya ticaretinin yüzde 70’i, ayrıca özel araştırma ve geliştirmenin dörtte üçünde pay sahibidir. Çoğu hükümet ve ekonomist tarafından belirlenen hedef ise endüstrinin GSYH içindeki payının yüzde 20’nin üzerinde olmasıdır.
Hizmet sektörlerine kıyasla ülke ekonomisinin ortalamasının üzerinde gelir elde edilebilecek iş olanakları sunduğu için endüstri; büyüme, istihdam ve gelişimin bir garantisi olarak görülüyor. Buna ek olarak, endüstri sektöründeki meslekler, giderek daha fazla teknolojik birikim gerektiriyor; monoton üretim faaliyetleri klişesi, artık katma değerli ürünler için geçerli değil.
TÜRKİYE’DE ENDÜSTRİ SEKTÖRÜNÜN KONUMU
Türkiye’de endüstri sektörü, 2012 yılında GSYH’nın yüzde 15.6’sını oluştururken, 2013 yılının ilk altı aylık döneminde bu rakam yüzde 15.9’a yükselmiştir. Son zamanlarda bazı bankaların makina imalatı yapan firmalara sağlamaya başladığı orta vadeli yatırım kredileri, imalatçıların tesislerini yenilemelerini ve yeni teknolojilere uyum sağlamak için yatırım yapmalarını kolaylaştıracaktır.
Türk imalat sanayisinin ihracatına coğrafi olarak bakıldığında toplam hacim içinde AB ülkelerinin payının ağırlıkta olduğu görülmektedir. Dış ticarette AB’nin payının ağırlıklı olması, Türk işletmelerinin dünyanın en sofistike tüketici tercihlerinin geçerli olduğu bir pazarda rekabet etmekte olduklarını göstermektedir. Rekabetin yoğun olduğu ortamların verimlilik artışlarına yaptığı potansiyel katkı göz önüne alındığında bu son derece olumludur. Ancak, aynı zamanda böyle bir ortamda sürekli olarak rekabet gücünü artırabilmek gerek şirket gerekse kamu bazında doğru stratejilerin etkin bir şekilde uygulanma ihtiyacına işaret etmektedir.
AB ülkelerinden gerçekleştirilen makina ve aksamları ithalatımız ise bu sektördeki ihracatımızın oldukça üzerinde seyretmektedir.
Makina imalat sanayi dışındaki sektörler 1995 yılında AB ile imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması sonrasında gümrüksüz ithalatla rekabet etmeye başlamışken, makina sektörü 1960’lı yıllardan beri ülkemizde diğer sektörlerde faaliyet gösteren yatırımcıların teşvik belgesi kapsamında gümrüksüz ithal ettikleri makinalarla rekabet etmek zorunda kalmıştır. Bu rekabet dezavantajı kar marjlarını aşağıya çekmiş, firmaların kendi imkanları içerisinde finansman sağlayarak ayakta kalmasına neden olmuş, bu da sektörün gerektiği kadar gelişmesini engellemiştir.
İhracatın satış içindeki payına bakıldığında üreticilerin sadece yüzde 25’inin ihracatının satış içinde yüzde 50’den fazla pay aldığı gözlenmektedir. Türk makina ve aksamları üreticileri, halen iç pazar odaklı üretim yapmakta olup, sanayicilerimizin global pazarlara entegre olabilmek ve dış pazarlara dönük üretim yapabilmek için atması gereken adımlar bulunmaktadır. Türk makina sanayinde bazı firmalar güncel teknolojileri izleme ve ürettiği makinaları geliştirme imkanına sahiptir. Ancak, bazı makina imalatçıları ise tasarım geliştirme, teknoloji izleme ve uygulama ve kalite konularında yetersiz kalmaktadırlar. Oysa dünya piyasalarına açılmak için teknolojinin takibi, yenilikçilik, kalite, verimlilik ve maliyet düşürücü çalışmalara önem verilmesi zorunludur.
RAKAMLARLA TÜRKİYE’DE İMALAT SANAYİSİ
2012 yılında üretim, istihdam ve ihracat artmış; özel yatırımlar, kapasite kullanım oranı gerilemiştir. İmalat sanayisinde katma değerin üretime oranı 2010 yılında yüzde 18,9 olmuştur. 2012 yılında bir önceki yıla göre imalat sanayi istihdamı yüzde 1.2, toplam istihdam ise yüzde 2.9 oranında artmıştır. 2013 yılının ilk yarısında ise önceki yılın aynı dönemine göre imalat sanayi istihdamı yüzde 5.6 oranında artış göstermiştir. Buna karşın 2012 yılında Avrupa Birliği’ndeki 27 ülkenin sanayi istihdam artışı ortalaması - yüzde 1,3’tür.
ENDÜSTRİNİN ÖNEMİ ARTIYOR
Endüstrinin giderek daha fazla önem kazanmasında, bir dizi sürdürülebilir istikrar özelliği rol oynamaktadır:
. Endüstri ekonomik büyüme sağlar, büyümenin itici güçlerinden biridir.
. Endüstri sektörü hizmet sektörüne oranla daha fazla kalıcı değer yaratır ve iş güvenliği sağlar.
. Endüstri, hizmet sektörüne kıyasla krizlere karşı daha güçlüdür. Daha yüksek eşikler, finansal balonları engellemeye yardımcı olur.
. Endüstri, hizmet sektörüne kıyasla daha yüksek maaşlı işler sunar. Endüstri sektöründeki her iş genel anlamda tedarikçiler ve bağlı hizmet sağlayıcılarındaki çeşitli mesleklerle bağlantılıdır.
. Gelişmekte olan ve gelişen ülkeler için endüstri, daha fazla verimliliğe ve daha yüksek yaşam standartlarına uzanan bir merdivendir.
. Çoğu alt yapı projesi, endüstrinin dengeleyici katkısı olmadan düşünülemez.
ENDÜSTRİDE GERÇEK VE SANAL ÜRETİM BİRBİRİNE BAĞLANIYOR
Mevcut trendler, oldukça yeni bir teknolojik gelişmeden kaynaklanıyor: Gerçek ve sanal üretim dünyalarının birbirine bağlanması. Bunun temelinde, endüstriye yönelik yepyeni yazılımlar ile donanım performansındaki müthiş gelişmelerin bağlantılı hale gelmesi yatıyor; bu bağlantı, otomasyonda, motor, kontrol ve mekanik aktarma sistemlerinde önemli gelişmeleri beraberinde getiriyor. Bu trend, ilk dizayn konseptinden satış sonrası hizmetlere kadar ürünün tüm yaşam döngüsünü kapsıyor.
Endüstriyel şirketler, ürün gelişimini ve üretim sürecini giderek daha bütünsel bir şekilde ele alıyor, ürünün yaşam döngüsü giderlerinin tamamını hesaba katıyor. Endüstri yazılımı ve endüstriyel otomasyon platformlarıyla, ürün ve üretim yaşam döngüsü bir arada değerlendirilerek, gittikçe daha karışık hale gelen süreçler kontrol altında tutuluyor. Endüstri böylece, üretimde gelişmiş bir dijitalleşme yaşıyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.